“Sağlık Sisteminde Çöküş/Kamucu-Toplumcu Çıkış” Sempozyumu sonuç bildirgesi: “Başka bir sağlık sistemi mümkün”
TTB’nin çöken sağlık sistemiyle ilgili sempozyumunda sağlık sisteminin halkın ve sağlık çalışanlarının üstüne çöktüğü belirtilerek “Koruyan ve iyileştiren; bir sağlık sistemi mümkün" denildi.

Fotoğraf: TTB
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) “Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün” başlıklı 14 Mart Tıp Haftası programı kapsamında 9 Şubat 2025 günü İstanbul’da düzenlenen “Sağlık Sisteminde Çöküş, Kamucu-Toplumcu Çıkış” Sempozyumu’nun sonuç bildirgesi yayımlandı.
Sempozyumun sonuç bildirgesinde sağlık sisteminin halkın ve sağlık emekçilerinin üstüne çöktüğü ve bundan kazananın ise özel hastane patronları ile ilaç ve tıbbi teknoloji şirketleri olduğu belirtilerek; “Koruyan ve iyileştiren başka bir sağlık sistemi mümkün” denildi
Sempozyumun sonuç bildirgesi şöyle:
“Sağlık Sisteminde Çöküş/Kamucu-Toplumcu Çıkış” Sempozyumu Sonuç Bildirgesi
“Her geçen gün ağırlaşan sağlık koşulları ve eriyen ücretler. Her yıl ülke nüfusunun iki katından daha fazla sayıda hastaya hizmet vermeye çalışan acil servisler. Prim parası ödeyemeyenin ulaşamadığı, ödeyenin de parasıyla rezil olduğu sağlık sistemi. Mahşer yerini aratmayan poliklinikler. Beş dakikanın da altına indirilmiş muayene süreleri. Günlerce telefonla randevu almaya çalışan yurttaşlar. Sonrasında da aynı anda iki kişiye birden verilen muayene randevuları. Tanısı geciken, ilaca ulaşamayan, kontrol muayeneleri yapılmayan kronik hastalar. Aile hekimliğinde dayatılan “Eziyet Yönetmeliği”. Meslekleri yok sayılıp, “aile sağlığı elemanı” olarak adlandırılan sağlık emekçileri. Yıllardır durmak bir yana daha da artan, sözelden fizikiye dönüşen şiddet. AKP döneminin eseri Yenidoğan Çetesi. Derinleşen bölgeler arası eşitsizlikler. Her yıl daha da artan önlenebilir bebek ve çocuk ölümleri.
“Çöken sistemin altında kalan sağlık emekçileri ve halktır”
Yukarıda ana hatlarıyla özetlenen azı değil, daha fazlasıyla sorunların üst üste biriktiği bu tablo son beş, altı yıldır ülke genelinde hemen herkesin bizzat yaşadığı ve tanığı olduğu karamsar bir durumun yansıması. Bu tablo tek bir duruma işaret ediyor: “Türkiye sağlık sistemi çöktü!” Enkazın altında kalanlar yalnızca hekimler değil; bütün sağlık emekçileri, hastalar ve yurttaşlar. Kazananlar ise özel hastane patronları ile ilaç ve tıbbi teknoloji şirketleri.
“Başka bir sağlık sistemi mümkün!”
Oysa Türkiye’de sağlık sorunu yaratan değil hastalıklardan koruyan ve iyileştiren; “Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün!” Bütün sağlık emekçilerine insanca çalışma ve yaşam koşulları sağlamak da ülkede yaşayan herkese, bütün topluma yaşadığı, çalıştığı ve okuduğu yerde eşit, nitelikli ve parasız sağlık hizmeti sunmak da mümkün.
Bu sempozyum, yukarıda dile getirilen sorunların ve neden(ler)inin bütün çıplaklığıyla tartışılmasını sağlamak, “çöküş”ten “çıkışı”, “yeniden inşayı” bilimsel bilgiler ışığında ve bilimsel yöntemi kullanarak nasıl gerçekleştirebileceğimizi paylaşabilmek amacıyla düzenlendi. İstanbul Tabip Odası Sağlık Politikaları Komisyonu ile TTB Toplum ve Hekim Dergisi Hakem Kurulu’nun birlikte hazırladığı “Sağlık Sisteminde Çöküş Kamucu-Toplumcu Çıkış” başlıklı sempozyum, 9 Şubat 2025 tarihinde, İstanbul’da 170 kişinin bizzat salona gelerek yüz yüze ve 2.250 kişinin de çevrimiçi katılımıyla gerçekleştirildi.
“Türkiye’nin sağlık karnesi OECD ülkelerinin oldukça gerisinde”
Gerçekleşen sunumlarda Türkiye’nin sağlık karnesinin üyesi olduğu OECD ülkelerinin oldukça gerisinde olduğu ve yıllar içinde de bu mesafenin daha da arttığı ortaya kondu. Beraberinde, ülke genelinde hekimlik yapabilme koşullarının ortadan kalktığı gerçeği; tıp fakültesi, Sağlık Bakanlığı ve özel hastane örnekleri ile acil servisler, birinci basamak ve işyeri hekimliği ortamlarına yönelik aktarımlarla 20 yıl öncesine göre, belirgin bir şekilde kötüleştiği gözlemlere dayalı olarak paylaşıldı. Benzer bir durumun sağlık sisteminin üç ana başlığında da yaşanmakta olduğu bilimsel bilgilere dayalı olarak aktarıldı.
Sağlıklı bir toplum için öncelikle eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barışın hâkim olduğu, yeterli ve dengeli beslenme, barınma, temiz içme ve kullanma suyu, eğitim ve sağlık hizmetlerinin pozitif yurttaşlık hakkı kapsamında ayrım yapılmadan toplum bütün üyelerine sağlandığı bir toplumsal yaşantıya olan gereksinim bilimsel bilgi ve tarihsel deneyimler ışığında ortaya kondu.
“Öznesinin insan olduğu bir sağlık sistemi”
Öznesinin insan olduğu bir sağlık sisteminde geliştirici, kişiye ve çevreye yönelik koruyucu, ayaktan ve yatarak tedavi edici ile sosyal ve fiziksel esenlendirici sağlık hizmetinin bütünlüklü bir şekilde bulunması gerekir. Sağlık sisteminin finansmanı genel bütçeden karşılanmalı, hizmet sunumu ile finansmanı birbirinden ayrılmamalıdır. Sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi yaşam, çalışma ve eğitim alanlarında kamu mülkiyetinde ve tek bir çatı altında bölgeye ve nüfusa dayalı ve merkez ve yerel dikkate alınarak basamaklı olarak gerçekleştirilmelidir. Sağlık hizmetlerinin sunumu da kamuya ait ve standardize edilmiş sağlık kurumlarında, kamu eliyle; ekibe dayalı ve ekibin katılımıyla, ana dilinde, sürekli, toplum ve yerel yönetimlerin katılımı sağlanarak, kişi ve çevreye yönelik olarak gerçekleştirilmelidir. Özel hastaneler, 1996 yılı öncesindeki gibi hizmet sunumu ve finansmanına tabi olmalıdır. Sağlık emekçilerinin her biri sağlık ekibinin asli üyeleri olarak kabul edilmeli, tek işte ve tam süreli çalışacak şekilde ve emekliliğe de yansıyan yeterli ücretle istihdam edilmelidir." (Haber Merkezi)
Evrensel'i Takip Et